Festivalde Dün
20 YILIN ARDINDAN ONAT KUTLAR Festivalin en özel buluşmalarından biri dün İstanbul Modern’de Onat Kutlar ve Sinematek’in anmasında yaşandı. Hülya Uçansu, Jak Şalom, Zeynep Oral, Vecdi Sayar ve Atilla Dorsay, Onat Kutlar’la ilgili anılarını, onunla tanışmalarını ve kendileri üzerindeki etkisini, ortak sinema maceralarında Sinematek’in yerini de dahil ederek anlattılar. Salondakilerin de katılımıyla festivalin de başlangıcının konuşulduğu söyleşi yaklaşık iki saat sürdü. Söyleşinin ardından Onat Kutlar’ın favori yönetmenlerinden Visconti’nin Leopar filmi gösterildi.
Festivalin uluslararası konuklarının da takip ettiği söyleşi Sinematek’in geçmişini bilmeyenler ve Onat Kutlar’ı tanımayan yeni kuşaklar için hem bilgi verici hem de merak uyandıran detaylarla doluydu. Sinematek’in ortaya çıkışı, başta Ankara, İzmir olmak üzere İstanbul dışındaki illere hızla yayılışı, şubelerin teker teker kapanması, ardından aynı ekibin kültür bakanlığında sinema dairesi kurulmasına, festivallere nasıl yardımcı olduğu, İstanbul Film Festivali’nin kökleri ve birçok kişisel anılarını kısıtlı süreye sığdırabildikleri kadarıyla dile getirdiler.
Hülya Uçansu'nun Onat Kutlar'ın hayatından kısaca bahsederek yaptığı girişin ardından Jak Şalom sözüne Sinematek maceralarının nasıl şekillendiğini anlatarak başladı. Hüseyin Baş, Onat Kutlar ve sinematek vesilesiyle tanıştıkları Şakir Eczacıbaşı öncülüğünde 15 kişinin bir araya gelerek başlattıkları Sinematek yolculuğunun nasıl da hızla yayıldığını ve her yerden karşılık bulduğunun altını çizdi. Vecdi Sayar, ustam diye bahsettiği Onat Kutlar’la Ankara’daki sinematek’i yeniden canlandırmak için nasıl çalıştıklarını, Onat Kutlar’ı ikna etmek için yaptıkları görüşmeleri anlattı. Atilla Dorsay da Onat Kutlar’ı tek yönlü bir insan olmadığı vurgulayarak andı: “Onat bambaşka bir insandı, tanıdığınız anda büyülenirdiniz. Türkçesi çok iyiydi, sanat haline getirerek konuşurdu.” Zeynep Oral ise sözlerinde Onat Kutlar’ın yazar kimliğini öne çıkardı. Kutlar’ın yalnızca bir sinema insanı olmadığını, yazarlığının da sinemaya yaptığı katkılar kadar önemli olduğunu belirtti. Onat Kutlar ve Sinematek’le ilgili anılara salondaki izleyicilerden de katkı sunanlar oldu. Yazar Semra Aktunç, eşi Hulki Aktunç’la birlikte Sinematek yıllarında bobin taşımaktan broşür dağıtmaya kadar gönüllü olarak birçok işte görev aldıklarını, Onat Kutlar’ın mutlaka izlemelisiniz dediği filmden gizlice kaçmaya çalıştıkları tebessüm ettiren anısını salondakilerle paylaştı.
Jak Şalom, Sinematek için göstermek istedikleri filmlerin ya sansüre takıldığını ya da filmin İstanbul’a gelememesi yüzünden programda sürekli iptallerin olduğunu bu yüzden de Potemkin Zırhlısı ya da Sıradan Faşizm filmlerini çok kez gösterdiklerini söyledi.
Vecdi Sayar 1979’da Antalya Film Festivali’ne destek olurken üç filme birden sansür uygulanması üzerine festivali protesto ettikleri süreci; Hülya Uçansu Sinematek’te Potemkin Zırhlısı’nın ilk gösterimine kopya yetiştirmek için yaşanan heyecanlı ve gergin anları aktardı.
Jak Şalom, Onat Kutlar’ın Leopar yazısının Visconti üzerine yazılmış en iyi araştırmalardan biri olduğunu, yazının satır satır tekrar okunması gerektiği sözlerine Atilla Dorsay da dünya çapında yazılmış en iyi eleştirilerden biri olduğunu söyleyerek vurguladı. Jak Şalom’un sözleriyle “Birçok üniversite öğrencisi dünyanın kaç bucak olduğunu sinematek sayesinde öğrendi.” Zeynep Oral’ın Kutlar’dan yaptığı altınlılarla devam eden söyleşi Hülya Uçansu’nun “20 yıldan sonra hâlâ bu kadar canlı kalan birini bilmiyorum.” sözleriyle sona erdi.
YILANLARIN ÖCÜ ÖZEL GÖSTERİMİ Festivalin Groupama işbirliğiyle sekiz yıldır sürdürdüğü “Türk Klasikleri Yeniden” projesi ile Türk sinemasının bu yıl yenilenen başyapıtı Fakir Baykurt’un aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan, Metin Erksan imzalı 1962 yapımı Yılanların Öcü’nün TİM Show Center’da gerçekleştirilen özel gösterimine filmin başrol oyuncularından Nurhan Nur’un yanı sıra filmin özgün müziklerini yapan Yalçın Tura ve Fakir Baykurt’un kızı Işık Baykurt katıldı. Groupama Genel Müdürü Ramazan Ülger ve festival direktörü Azize Tan’ın teşekkür konuşmasının ardından sahneye çıkan Nurhan Nur, Fakir Baykurt’la çekim sürecinde yaşadığı bir anısını salondakilerle paylaştı. Yalçın Tura ise filmin müziklerinin yapımıyla ilgili detaylar verirken göz önüne aldığı en önemli şeyin filmin atmosferi olduğunu, bu yüzden açık havada ve köyde geçen filmin müziklerinde sadece üflemeli ve vurmalı sazlar kullandığını, ilk kez bu filmde manyetik bant kullanıldığını belirtti. Işık Baykurt da filmin 1962’deki ilk gösteriminde, çocukken uğradıkları saldırıyı anlatarak “Yıl 1962 idi ve sansürler vardı; yıl 2015 oldu başka türlü sansürler yaşanıyor. 50 sene geçmesine rağmen değişen bir şey yok” diyerek hikâyede yaşananların bugünkü kentsel dönüşüm sürecinde hâlâ yaşandığını Fikirtepe örneği üzerinden bağlayarak hikâyenin güncelliğini vurguladı.
SESSİZLİĞİN SESİ Aşk Zahmetli Bir İştir’in dünkü gösterimine katılan filmin yapımcısı Vikram Mohinta, evli bir çiftin Kalküta’daki ekonomik krizden sonraki yaşantısını konu alan filmin çıkış noktasını Italo Calvino’nun Bir Karı - Kocanın Serüveni adlı kısa öyküsüne dayandığını belirtti. Mohinta, izleyicilerin en fazla merak ettiği “Nasıl bir cesaretle diyalogsuz film çekebildiniz?” sorusunu ise şu şekilde yanıtladı; “Başta diyaloglar vardı. Fakat sonradan bunların gereksiz olduğuna karar verdik. Çünkü amacımız neredeyse meditatif bir atmosfer yaratmaktı. Açıkçası bir yandan da seyircinin kendisini karakterlerin yerine koyabilmesini istedik” dedi. Filmin konusunu “Kriz karşısında ezilen sıradan insanları anlatmak” üzerine kurgulayan Mohinta, filmin Hindistan’da hâlâ vizyona girmediğine dikkat çekerek Bollywood filmlerinin sinema salonları için hâlâ çok daha avantajlı ve kabul edilebilir olduğunu belirtti.
“TONDOSKOP” FORMATINDA İLGİNÇ BİR DENEYİM Sinemada ilk defa kullanılan özgün yuvarlak ekran “tondoskop” tekniğiyle çekilen Şeytan’ın dünkü gösterimine katılan yönetmen Gust Van den Berghe filmi bu formatta çekme hikâyesinin cennet fikrinin sinema diline çevrilmesi düşüncesinden ortaya çıktığını ve tarihçeye baktığında cennet bahçesi tasvirlerinin hep çok sınırlı geldiğini dile getirdi. Kendisini bu şekilde sınırlamak istemediğini söyleyen yönetmen “Yanardağdan gökyüzüne baktığımda dünyanın cenneti hapsettiğini düşündüm, döngüsel bir çerçeve fikri buradan geldi. Aynalarla, şarap kadehinin tabanlarını alıp görüntüyü yansıtan bir çerçeve hazırladık. Hareketi yakalamak da asıl amaçtı ve bu döngüsel hareket fikri, ayna tekniği Rönesans resmine kadar gidiyor” dedi.
WEIMAR DÖNEMİ ALMAN SİNEMASI “NTV Belgeselleri”nden Caligari’den Hitler’e filminin gösterimine katılan yönetmen ve film eleştirmeni Rüdiger Suchsland, belgeselin araştırma ve hazırlık sürecini seyircilerle paylaşırken bir Alman olarak kendi tarihini ve Nazi rejimini sorguladığını ve filme konu olan Weimar döneminin iyi yanlarını ortaya çıkarmak istediğini belirtti. Film eleştirmeni olmadan önce tarih-felsefe çalışan yönetmen böylelikle sinemayı, tarihi ve felsefeyi bir araya getirmiş olduğunu söyledi. Bir film eleştirmeni olduğu halde filmleri tek tek analiz etmediğini ve sevdiği filmlerden bölümler seçtiğini dile getiren Suchsland “Buna bir tür Weimar propagandası diyebilirsiniz” dedi.
HAMİLELERİN DÜNYASI Uluslararası prömiyerini dün akşam Rexx Sineması’nda yapan Hamileler Diyarı filminin yapımcısı Kevin Eastwood, gösterimin ardından kadınlık ve annelik halinin Batı’da ne anlama geldiğiyle ilgili soruyu şöyle yanıtladı: Filmin başrolünü üstlenen ve aynı zamanda senaryosunu da yazan Sonja Bennett kadınlar için en iyi rol diye bir şeyin olmadığını düşünüp biraz da risk alarak böyle bir senaryo yazdı. Kanada’da çok tanınan bir oyuncu olan Sonja’nın kendisine gelen rollerden sıkılmış olması da böyle bir karakter yaratmasını tetikledi. Sonja ayrıca annelik ve hamilelik çevresinde dönen ve birbirleriyle bağlantılı arkadaşlardan oluşan küçük gruplaşmalarla yüzleşmek için böyle bir senaryo yazdı.
Festivalde Bugün
BU SEANSIN SAATİNE DİKKAT! “Yeni Bir Bakış” bölümünde yer alan Shawn Christensen imzalı Ben Ölmeden Önce filminin Rexx Sineması seansı süresi nedeniyle 19.30’da başlayacaktır.
YEŞİLÇAM’IN USTALARIYLA BULUŞMA Bu yıl festivalin “Sinema Onur Ödülü”nü alan, Türkiye sinemasının birbirinden değerli isimleri festival kapsamında gösterilecek filmlerinin İstanbul Modern’deki gösterimlerinde festival izleyicisiyle buluşacaklar. 13.30’da Dikkat Kan Aranıyor’un gösterimine yönetmen Temel Gürsu ve usta oyuncu Süleyman Turan katılacaklar. 16.00’da Yılmaz Atadeniz ve Süleyman Turan kült kovboy filmi Maskeli 5ler’in gösteriminde aramızda olacak. Nebahat Çehre ise 19.00’da Yılmaz Güney’li Seyyit Han filminin sunumunda salonda olacak.
YILIN EN “RENKLİ” YAPIMLARINDAN ONUR AKBANK GALALARI’NDA! Baskılara karşı dayanışma içerisinde göğüs geren madencilerin ve onlara destek veren bir grup gey ve lezbiyenin hikâyesini anlatan Onur İngiliz yönetmen Matthew Warchus’a da Cannes Film Festivali’nde Kuir Palmiye ödülünü kazandırdı. Filme ilham veren LGBT aktivistleri Gethin Roberts, Nicola Field ve Mike Jackson Atlas Sineması 21.30’daki galada bizlerle olacak.
WEIMAR DÖNEMİ ALMAN SİNEMASI “NTV Belgesel Kuşağı”nda yer alan filmi Caligari’den Hitler’e belgeseliyle Weimar dönemi Alman sinemasını inceleyen sinema yazarı ve yönetmen Rüdiger Suchsland filmin Rexx Sineması Salon 2’deki 13.30 seansı ile bugün de izleyicilerle buluşacak.
“MAYINLI BÖLGE”DE AŞK Aditya Vikram Sengupta imzalı Hindistan filmi Aşk Zahmetli İştir filminin Beyoğlu Sineması 13.30 seansına filmin yapımcısı Vikram Mohinta bir kez daha katılacak.
GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN Bu yıl Berlin’de Generation bölümünde yarışan, “Antidepresan” bölümü filmlerinden Küçük Bir Sorun, ergenlik dönemine dair korkuları ve hayalleri alışılmadık bir hikâyeyle anlatıyor. Filmin Feriye Sineması 16.00 gösteriminde yönetmeni Duccio Chiarini ile tanışmak isteyenler bu seansı kaçırmasın.
NEREDE SİVİL HAYAT? Gösterildiği birçok festivalde eleştirmenler tarafından övgüye boğulan Motivasyon Sıfır, şehirden uzak bir çölde gün sayan kadın askerlerin hikâyesini anlatıyor. Pupa Bilişim sponsorluğundaki “Antidepresan” bölümünde yer alan bu kara mizah örneğinin Feriye Sineması 19.00 gösterimine filmin başrol oyuncuları Dana Ivgy ve Nelly Tagar eşlik edecek.
SON DERECE RAHATSIZ BİR AİLE YEMEĞİ İnsanı hem şaşırtan, hem de epey rahatsız eden Ivano De Matteo yönetmenliğindeki Akşam Yemeği kentsoylu aile yaşamının altına inerek, derinde yatan ikiyüzlülüğü ve şiddeti olabildiğince acımasız bir şekilde gözler önüne seriyor. Festivalin “Aile Bağları” bölümünde yer alan filmin oyuncularından Luigi Lo Cascio Atlas Sineması 19.00 seansında aramızda olacak.
Festivalde Yarın
FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ’NDEKİ GÖSTERİMLERE GEÇ KALMAYIN Yarından itibaren Fransız Kültür Merkezi’nde film gösterimleri başlıyor. Binaya girmeden önce güvenlik taramasından geçileceğini ve bu yüzden bu salondaki gösterimlere seans başlamadan önce vakitlice gelmeniz gerektiği hatırlatalım.
BU SİNE-KONSERİ KAÇIRMAYIN! Bu yıl festivalde Salon işbirliğiyle bir “sine-konser” Damon & Naomi play “Fortune” etkinliği gerçekleşecek. Müzikleri The Perks of Being a Wallflower / Saksı Olmanın Faydaları ve Greenberg gibi filmlerde, The Sopranos ve The Ghost Whisperer gibi TV dizilerinde kullanılan Damon Krukowski ve Naomi Yang ikilisi 21.30’da Salon İKSV’de sahne alacak. İkilinin performansı, Naomi Yang’ın yönettiği 30 dakikalık sessiz filmi Fortune’u temel alacak.
BATI BERLİN’DE ŞEHVET, MÜZİK VE HER ŞEYE DAİR Bu yılki Berlin Film Festivali’nin en çok ilgi gören filmlerinden B Filmi: Batı Berlin’de Şehvet ve Müzik “NTV Belgesel Kuşağı”nda gösteriliyor. 80’lerin Batı Berlin’inde müzik, sanat, kaos, alt kültür ve pop kültür, sanatçılar ve işgalciler, kısacası dönemin ruhuna dair her şeyi bir araya getiren filmin yönetmenlerinden Klaus Maeck Beyoğlu Sineması 21.30 gösterimine katılacak. Yönetmenle gerçekleşecek kısa söyleşinin ardından gece, adını Einstürzende Neubauten’ın ünlü şarkısı Tanz Debil’den alan özel bir partiyle devam edecek. Filmde bahsi geçen o muhteşem grupların müzikleriyle 22.30’da Krow’da eğlenmeye hazır olun. Üstelik partiye giriş B Filmi’ne bileti olanlar için ücretsiz!
ALGININ ŞEKİLLENDİRDİĞİ KURGU “Köprüde Buluşmalar”ın bu sinema dersi, Çiçek Kahraman'ın ve seyircinin kurgu deneyimlerini paylaşacağı interaktif bir formatta gerçekleşecek. Kahraman’ın kurguladığı filmlerden örnek sahnelerin gösterileceği ve bu sahneler üzerinden tartışmaların yürütüleceği sinema dersi 12.00'de Akbank Sanat'da başlayacak. Etkinliğe katılım için [email protected]'a e-posta gönderilmesi gerekmektedir.
USTA YÖNETMEN FESTİVALDE! Haitili usta sinemacı Raoul Peck, Berlin’de Panorama bölümünde gösterilen ve dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan filmi Haiti’de Cinayet ile festivalin konuğu oluyor. “Ustalar” bölümünde yer alan filmde ayrıca, tanınmış Nijeryalı Alman şarkıcı Ayo da başrollerden birini üstleniyor. Filmin Fransız Kültür Merkezi 19.00 gösterimine katılacak yönetmen filmiyle ilgili soruları yanıtlayacak.
ONUR BU KEZ FERİYE’DE İngiliz yönetmen Matthew Warchus imzalı Onur’un bu akşamki galasının ardından yarın, filme ilham veren LGBT aktivistleri Gethin Roberts, Nicola Field ve Mike Jackson Feriye Sineması 21.30 seansında izleyicilerle tekrardan buluşacak.
TÜRKİYE SİNEMASININ 100. YILINA İTHAFEN İstanbul Modern’in kuruluşunun 10. yılında İstanbul Modern Sinema’nın seçtiği beş yönetmen ve yönetmen ikilisi, Türkiye’de sinemayı referans alan birer kısa film çekti. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle, bu proje için üretilen ve ülkenin sinema tarihine güncel bir yaklaşımla katkı sağlayan bu kısa filmlerin gösterileceği “Ufak Hakikatler” filmlerinin Atlas Sineması Salon 2’deki 16.00 gösterimine filmlerin yönetmenleri de eşlik edecek.
ERKEN DÖNEM ALMAN SİNEMASINA İTHAFEN “NTV Belgesel Kuşağı”nda Caligari’den Hitler’e belgeselinin Atlas Sineması Salon 2’deki 19.00 seansına yönetmeni Rüdiger Suchsland bir kez daha katılacak.
ARNAVUTLUK’TAN GÖÇMEN SORUNUNA TAZE BİR BAKIŞ 2001 yapımı filmi Tirana Year Zero ile dikkatleri üzerine çeken Arnavut yönetmen Fatmir Koçi’nin yeni filmi Amsterdam Ekspres festivalin yeni bölümlerinden “Balkanlar: Ateşin Sineması”nda yer alıyor. Filmin Beyoğlu Sineması 13.30 gösteriminde yönetmen de aramızda olacak.
GÜLMEYE DOYAMADIYSANIZ “Antidepresan” bölümünde yer alan, Fransız yönetmen Brian Cauvin’in muzip ve melankolik filmi Kaçış Sanatı’nın Fransız Kültür Merkezi’ndeki 21.30 gösterimine yönetmen de eşlik ediyor. Bir diğer “Antidepresan” filmi Küçük Bir Sorun’un yönetmeni Duccio Chiarini ise Atlas Sineması 13.30 seansıyla bir kez daha festival izleyicisiyle buluşacak.
KADIKÖY’DE YARIN Aditya Vikram Sengupta’nın yönettiği MUBI sponsorluğundaki “Mayınlı Bölge” filmi Aşk Zahmetli İştir’in yapımcısı Vikram Mohinta bu kez karşıya geçip, filmin Rexx Sineması Salon 2’deki 11.00 seansına katılacak.
34. İstanbul Film Festivali hakkında ayrıntılı bilgi için:
film.iksv.org
Festivali sosyal medyada takip etmek için:
facebook.com/istanbulfilmfestivali
twitter.com/ist_filmfest
instagram.com/istfilmfest
istfilmfest.tumblr.com
youtube.com/iksvistanbul